Full Description
KÂHİNLERE, MÜNECCİMLERE VE FALCILARA GİTMENİN HARAM OLUŞU
﴿ تحريم إتيان الكهان والمنجمين والعرافين﴾
] Türkçe – Turkish – تركي [
Râşid b. Hüseyin el-Abdulkerim
Terceme : Muhammed Şahin
Tetkik : Ali Rıza Şahin
2011 - 1432
﴿ تحريم إتيان الكهان والمنجمين والعرافين ﴾
« باللغة التركية »
راشد بن حسين العبد الكريم
ترجمة: محمد مسلم شاهين
مراجعة: علي رضا شاهين
2011 - 1432
Allah Teâlâ buyurdu ki:
ﮋ ﭧ ﭨ ﭩ ﭪ ﭫ ﭬ ﭭ ﭮ ﭯ ﭰ ﭱ ﭲ ﭳ ﭴ ﭵ ﭶ ﮊ
[ سورة النمل الآية :65 ]
"(Ey Nebi! Onlara) De ki: Göklerde ve yerde, Allah’tan başka hiç kimse gaybı bilemez.Onlar, ne zaman diriltileceklerini de farketmezler."[1]
عَنْ بَعْضِ أَزْوَاجِ النَّبِيِّ H عَنِ النَّبِيِّ H قَالَ: (( مَنْ أَتَى عَرَّافًا فَسَأَلَهُ عَنْ شَيْءٍ لَمْ تُقْبَلْ لَهُ صَلَاةٌ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً.))[ أخرجه مسلم ]
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bazı hanımlarından rivâyet olunduğuna göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Her kim, bir falcıya[2] gider de ona bir şey sorarsa, kırk gece namazı kabul olunmaz."[3]
عَنْ أَبيِ هُرَيْرَةَ I قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ H : (( مَنْ أَتَى كَاهِنًا فَصَدَّقَهُ بِمَا يَقُولُ أَوْ أَتَى امْرَأَتَهُ حَائِضًا أَوْ أَتَى امْرَأَتَهُ فِي دُبُرِهَا، فَقَدْ بَرِئَ مِمَّا أُنْزِلَ عَلَى مُحَمَّدٍ H.)) [ أخرجه أبو داود ]
Ebu Hureyre’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- Her kim, bir kâhine gider de ona bir şey sorar ve söylediğini tasdik ederse veya âdetli (hayızlı) eşiyle cinsel ilişkiye girerse veyahut da eşine anüsünden ilişkiye girerse, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’e indirilenden berî (Kur’an’ı inkâr etmiş) olur."[4]
عَنْ عَائِشَةَ J قَالَتْ: سَأَلَ أُنَاسٌ رَسُولَ اللهِ H عَنِ الْكُهَّانِ، فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللهِ H: (( لَيْسُوا بِشَيْءٍ، قَالُوا يَا رَسُولَ اللهِ! فَإِنَّهُمْ يُحَدِّثُونَ أَحْيَانًا بِالشَّيْءِ يَكُونُ حَقًّا، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ H: تِلْكَ الْكَلِمَةُ مِنَ الْحَقِّ يَخْطَفُهَا الْجِنِّيُّ فَيَقُرُّهَا (أي: يُلْقِيهَا) فِي أُذُنِ وَلِيِّهِ قَرَّ الدَّجَاجَةِ فَيَخْلِطُونَ فِيهَا أَكْثَرَ مِنْ مِائَةِ كَذْبَةٍ.)) [ متفق عليه ]
Âişe’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
"(Sahâbeden) bazı insanlar,Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e kâhinler hakkında sordular. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara şöyle buyurdu:
- Onların sözlerinin (gayb ilminden haber verdikleri şeylerin) hiçbiri doğru (gerçek) değildir.
(Sahâbe):
-Ey Allah'ın elçisi! Ama onların söyledikleri şeyler bazen gerçek çıkmaktadır, dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- (Cinlerden işitilen) o söz, haktır. Cin, o kelimeyi ezberler ve (kâhin olan) velisinin kulağına, tavuğun ötüp durması gibi, fısıldar durur. Ne var ki kâhinler o hak söze yüzden fazla yalan katarlar."[5]
KONUNUN KISA AÇIKLAMASI:
Gayb; Allah Teâlâ'nın, ilmini sadece kendisine tahsis ettiği şeylerdendir. Allah Teâlâ, ister kendisine yakın bir melek olsun, isterse gönderilmiş bir nebi olsun, kendisinden başka hiç kimsenin gaybı bilemeyeceğini haber vermiştir.
Her kim, gaybı bildiğini iddiâ ederse, bazen doğru söylese bile, o yalancı bir kâhindir. Kâhine bir konuda soru sormak veya ona gitmek câiz değildir.
Her kim, gaybı bildiğini iddiâ ederse veya herhangi bir yaratılmışın gaybı bildiğine inanırsa, kâfir olur. Çünkü o, Kur'an ve sünneti yalanlamış demektir.[6]
KONUDAN ÇIKARILAN SONUÇLAR:
1. Gaybı bildiklerini, geçmişte olan veya gelecekte olacak şeyi bildiklerini iddiâ eden kâhinlere ve falcılara gitmek, haramdır.
2. Kâhin ve falcı, bir sözde doğru söyleyebilirler (söyledikleri doğru çıkabilir). Fakat doğru olan bir söze, yüz tane yalan katarlar.
3. Avuç içine okuma, fincana okuma ve kısmet burçları (astroloji) olarak adlandırılan şeyler de, kâhinlik ve falcılığa girer.
& & & & & &
[1] Neml Sûresi: 65
[2] Hadiste geçen "Arrâf"tan kasıt, -Hattâbî'nin de dediği gibi-, cinler vasıtasıyla çalınan veya kaybolan şeyin yerini haber veren kimsedir. Namazının kabul olunmamasından kasıt ise; farzı yerine getirmiş olmakla birlikte kıldığı bu kırk günlük namazlarında kendisine sevap verilmeyeceğidir. (Çeviren)
[3] Müslim; hadis no: 2230.
[4] Ebû Dâvûd; hadis no: 3904.Tirmizî; hadis no:135. Elbânî, 'hadisin isnadı sahihtir' demiştir. "Mişkâtu'l-Mesâbîh"; c: 2, s: 1294.
[5] Buhârî; hadis no: 5762. Müslim; hadis no: 2228.
[6] Bkz: İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları; c: 1, s: 400.